Friday, September 4, 2015

Sa-kın-geç-kal-ma-er-ken-geeeel!

Amma zaman olmuş yahu!

Tabii ki daha sık yazacağım - hatta haftada bir gibi bağlayalım mı, ne dersiniz? Olmadı yolda bakarız. Bi mini güzel haber: bir arkadaşım galiba blogun sıfatını değiştirmeme yardımcı olacak, sağolsun.

Evet, kim olduğumdan az daha bahsedeyim. Niyeyse çok sevmiyorum aslında bu kısmını.

Endüstri ürünleri tasarımcısıyım. Aynı zamanda animasyon yönetmeniyim. Uzun süredir her iki işi de yapıyorum, muhtemelen tasarladığım ürünleri kullandınız, ekipçe birlikte yaptığımız çizgi filmleri de izlediniz* :)

Araştırma yapmayı da seviyorum, şu sıralar doktoramla boğuşuyorum da boğuşuyorum ;) Doktora çok garip bir şey. Biraz... delice sanki. Yavaştan oralardan da bahsederiz. Of ne çok şey var...

İstanbul'da yaşıyorum. İstanbul'la enteresan bir sevgi-nefret ilişkim var. Benle birlikte burada yaşayan 15 milyon kişinin de aynı sevgi-nefret ilişkisi olduğuna göre bu çok da enteresan bir şey olmasa gerek. Hmmm. Boğaz güzel ama.

Oturup bir şeyler çizmeyi, maket yapmayı, melul melul lambaya bakmayı, gülmeyi, yolda gördüğüm kedi köpekleri severim. Daha da sevdiğim birçok şey var :)

Mesela motosikletlere karşı zaafım var. Öyle böyle değil.

Aah! Tasarımlarımı sizinle paylaşmaya sabırsızlanıyorum! Aslında bir kısmı hazır da, bir-iki ayarlama yapmam gerekiyor. Yoksa yerlerinde duramıyorlar. Şu an ısınma hareketleri yapıyor bir kısmı. Nasıl desem... biraz çevreci bir dertleri olabilir mi? Biraz da serseriler sanki. Bir hikaye anlatmaya bayılıyor olabilirler. Şapşallar, orası kesin. Kendi ayaklarına basıp kütenk diye düşebilirler bak.

Pekiiiii! İlk şapşal dersimiz bir sonraki girişte gelsin o zaman: Nedir kuzum bu endüstriyel tasarım? Yenir mi, iki yıllık mı, mühendis gibi bi şey mi? Ne biçim bi meslek mi? Ayay.

*İzlediğiniz filmlerin çoğunda yaratıcı yönetmendim, animasyon yönetmenliği sonradan buldu beni, biraz da mecburiyetten.